Nazan Tez Web Sitesi

  Probiyotikler, bağırsaklarda yaşayan dost bakterilerdir. Vücudumuzda trilyonlarca mikroorganizma bulunur ve bunlar çoğu kez sağlığımız üzerinde belirleyici rol oynar. Zararlı bakterilere karşı koruma oluştururlar, patojen mikroorganizmaların çoğalmasını engelleyerek enfeksiyon riskini azaltırlar. Sindirimi destekler ve gaz, şişkinlik gibi sorunları hafifletirler. Aynı zamanda laktaz enzimi üretimini artırarak laktoz intoleransı yaşayan bireylerde süt ürünlerinin daha kolay sindirilmesine yardımcı olurlar. Probiyotikler ayrıca B12 ve K2 gibi vitaminlerin sentezine destek olurken bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı direnci artırır. Vücuttaki iltihaplanmayı azaltıcı özellikleri ile inflamatuvar hastalıkların seyrini hafifletebilirler.

  Bağırsak florası, sindirim sistemimizin adeta hayati öneme sahip bir yapı taşıdır. Düzenli bir mikrobiota, sadece sindirim sağlığını değil, aynı zamanda bağışıklık sistemi fonksiyonlarını, cilt sağlığını ve psikolojik durumu da etkiler. Mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin %90’ının bağırsaklarda üretildiğini düşünürsek, bağırsak sağlığının genel ruh hali üzerindeki etkisini daha iyi anlayabiliriz. Ancak bağırsak florasındaki dengesizlikler, obeziteden depresyona kadar çeşitli sorunlara yol açabilir.

Probiyotiklerin sağlık üzerindeki geniş kapsamlı etkileri, onları vazgeçilmez bir destek haline getiriyor. Sindirim sistemi üzerindeki olumlu etkileri, ishal, kabızlık ve irritabl bağırsak sendromu (IBS) gibi yaygın sorunların önlenmesi ve tedavisinde oldukça etkilidir. Laktobasil ve bifidobakteri gibi çeşitler, sindirimi kolaylaştırır ve rahatsızlıkları hafifletir. Bunun yanı sıra, bağışıklık sistemini destekleyerek  enfeksiyon riskini azaltabilir. Araştırmalar, probiyotiklerin egzama gibi cilt hastalıklarında da etkili olduğunu göstermiştir. Egzama, genellikle bağışıklık sistemi ile ilişkili kronik bir durumdur ve probiyotikler, bağışıklık sistemini dengeleyerek iltihaplanmayı azaltabilir ve cildin genel sağlığını iyileştirebilir. Ayrıca, akne ve erken yaşlanma belirtileri gibi diğer cilt sorunları üzerindeki olumlu etkileri de dikkat çekicidir. Daha da ilginci, bağırsak-beyin ekseni olarak bilinen kavram sayesinde probiyotiklerin anksiyete ve depresyon gibi psikolojik durumlar üzerindeki etkileri de incelenmektedir.

Probiyotikleri doğal yollardan alabileceğiniz gibi, takviye şeklinde de kullanabilirsiniz. Yoğurt, kefir, turşu, miso çorbası ve kimchi  (Kore dizilerine minik bir selam 🙂 gibi fermente gıdalar, probiyotiklerin doğal kaynakları arasında yer alır. Eczanelerde bulunan kapsül ya da toz formundaki takviyeler de pratik bir çözüm sunabilir. Şikayetinize göre bir suş seçerseniz üründen maksimum fayda sağlamış olursunuz. Kapsül formunda probiyotik almanın bazı avantajları da vardır. Özellikle kapsül formu, probiyotiklerin mide asidinden etkilenmeden bağırsaklara ulaşmasını sağlar ve bu şekilde etkinliklerini kaybetmezler. Bu, daha yüksek bir biyoyararlanım ve etkili bir sonuç anlamına gelir.

  Bazı Probiyotik Suşları ve Etkileri:

  • Lactobacillus rhamnosus: Bağışıklık sistemini destekler ve ishal tedavisinde etkilidir.
  • Bifidobacterium lactis: Sindirimi kolaylaştırır ve bağırsak hareketlerini düzenler.
  • Lactobacillus acidophilus: Laktoz intoleransı semptomlarını hafifletir ve vajinal enfeksiyonları önlemeye yardımcı olur.
  • Saccharomyces boulardii: İshal tedavisinde özellikle etkili bir mayadır.
  • Lactobacillus casei: Bağırsak florasını dengeler ve enfeksiyonlara karşı koruma sağlar.
  • Bifidobacterium bifidum: Bağırsak florasının sağlıklı kalmasına yardımcı olur ve genel sindirim sağlığını destekler.

  Kullanım Zamanı ve Süresi: Probiyotik takviyeler genellikle yemeklerden önce veya yemekle birlikte alınabilir. Ancak, sindirim sorunları için kullanılan suşlar genellikle yemekle birlikte alınması önerilir. Probiyotik kullanım süresi, kişinin sağlık durumuna ve hedeflerine bağlıdır. Örneğin, akut bir enfeksiyon tedavisi için birkaç hafta yeterli olabilirken, kronik durumlar için 3 ila 6 ay boyunca düzenli kullanım gerekebilir. Hangi suşun kullanılacağı ve kullanım süresi hakkında mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir